Thursday 17 June 2010

web sitem

Farkli icerige ve birbirinden guzel fotograflara sahip web siteme

http://www.narcicegirengi.com adresinden ulasabilirsiniz.

Friday 19 March 2010

Hindistan Cevizli Kurabiye



Genelde yemek blogu yazarlarının ortak noktası mutfakta zaman geçirmeye bayılmaları. Mutfağın onlar için bir yaşam alanı haline gelmesi…Mutfakta geçirilen zamanı terapi gibi görmeleri. Benim icin de mutfakta gecirilen zaman terapi gibi. Iste bu terapilerden birinde ortaya çıktı bu kurabiyeler. Aslında mutfağa girdiğimde ne yapacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu. Tek bildiğim tatlı bir şeyler olması gerektiğiydi. Biraz buzdolabının başında biraz da süsleme ve erzak dolabımın başında zaman geçirince gözüm hindistancevizine takıldı ve hindistan cevizli kurabiye fikri çok hoşuma gitti. Hemen tereyağıdır, yumurtadır, undur, şekerdir işte tüm gerekli malzemeleri yığdım tezgahın üzerine. Süsleme bölümünden de elime ne geçerse aldım. Başladım kurabiyeleri yapmaya. Bir ara kendimi ressam gibi hissettim biraz şu renkten biraz bu renkten derken enfes bir tarif eklenmiş oldu listeme. Neyse lafı daha fazla uzatmayım:)

İste malzemeler:

200 gr tereyağı(ben tereyağının lezzet ikizi olan margarinleri tercih ediyorum)

10 yemek kaşığı şeker

2 yumurta

1paket vanilya

1 paket kabartma tozu

2,5-3 su bardağı un

limon kabuğu rendesi

1 su bardağı hindistan cevizi

2 yemek kaşığı çekilmiş antep fıstığı

damla çikolata ya da sütlü/bitter çikolata

Oda sıcaklığındaki tereyağımızı şeker ile krema kıvamına gelinceye kadar karıştırıyoruz. Daha sonra yine oda sıcaklığındaki yumurtalarımızı alıyoruz.Bu arada fırınımızı da 155 °C ayarlıyalım ki bir yandan da fırınımız ısınmaya başlasın. Yumurtaların bir tanesinin tamamını kullanırken bir tanesinin sadece sarısını kullanıp akını kurabiyelerin üzerine sürmek için ayırıyoruz. Sonra limon kabuğu rendesini ekliyoruz ve ayrı bir kapta unu vanilyayı ve kabartma tozunu karıstırıp yavaş yavaş kurabiye hamuruna ekliyoruz ve kulak memesi kıvamına gelinceye kadar yoguruyoruz. Sonrasında ben olusan hamuru uç parçaya ayırdım. Birinci bölüme hindistan cevizinin yarısını ilave ettim ve ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp yuvarladım sonrasında her tarafını yumurta akına bulayıp kalan hindistan cevizinin içinde her tarafının hindistan cevizi kaplanmasını sağlıyoruz. Yağlı kağıt serilmiş tepsiye aralıklı dizip önceden ısıtılmış fırında yaklaşık 15 dakika kızartmadan pişiriyoruz. Fırında çıkarınca telin üzerinde sogutuyoruz. Sakın fırını kapatıp kurabıyelerı fırında bırakmayın yoksa o ısıyla pişmeye devam eder ve kurabiyeleriniz sert olur. Bu kurabiyeler ise ağızda dağılan cinsten. Deneyenlere şimdiden afiyet ve sifa olsun. Sevgiler…(Bu arada hamuru üçe bölmüştüm ya diğerlerini de daha sonra ayrı ayrı eklemeyi düşündüm. Çünkü hepsi ayrı birer tarif oldular:)

Beyazin Ferahligi


Beyaz tüm renkleri içerisinde barındımakla birlikte masumiyeti, temizliği, saflığı simgeliyor. Ferahlık ve zindelik veriyor ruhumuza… Ayrica Siyahın yani karanlığın tam karşıtıdır beyaz, aydınlatır. Beyaz bayrak iyi niyet sembolüdür, beyaz bir sayfa açmak ise yepyeni baslangıçların. Sadece Çin ve Hint kültürlerinde beyaz yas ve matem rengidir. Onun haricinde bizim de kültürümüzde beyaz hep neşeli günlerimize eşlik eder. Gelinlikler beyazdır örneğin…



Beyazı her alanda rahatça kullanmak mümkün. Özellikle bu yılın moda rengi beyaz ve kombinleri. 2010 ılkbahar yaz modası için tık Ancak gel gelelim dekorasyonda beyaz kullanmak biraz cesaret ve ustalık işi. Çünkü beyaz renk ile bir odayı ferah bir şekle dönüştürmek mümkün iken aynı zamanda dengesiz bir kullanımda buz gibi soğuk ve donuk bir etki oluşturmak da mümkün. Home Art dergisinde konuyla ilgili güzel bir bilgilendirme var. “Tamamen yansımaya açık olduğundan, beyaz çok karmaşıktır. Çok açık renkte bir duvara bakan iki kişiden biri duvarı beyaz olarak nitelendirirken, diğeri yeşilimsi diyebilir. Bu nedenle dekorasyonda beyaz kullanırken çok dikkatli olmak gerekir. Çünkü bembeyaz hayal ettiğiniz bir mekan, kullandığınız kırmızı ürünlerle beraber size pembemsi gözükebilir. Ben beyazı kullanmayı çok seviyorum, çünkü bu nötr durum beni çok rahatlatıyor. Her şeyden önce aydınlık bir mekan yaratıyorum. Daha sonrası içinde oldukça esnek bir fona sahip olmuş oluyorum. Sadece siyah, beyaz ve grilere biraz metal, cam ve ayna katarak oldukça soğuk ve steril bir mekân yaratılabilirken; siyah ve grilerin yerine birkaç kırmızı koltuk, vazo, lamba, kontrast için biraz yeşil bitki ekleyerek mekanı pop bir havaya sokabiliyorum. Beyazı altın varakla da, bronz veya gümüşle de düşünmek hiç zor değil. Klasik, modern, hi-tech, art deco, provensal, ne olursa olsun beyaz benim vazgeçilmezim.” Evet demek ki önemli olan hangi rengi nerede ve nasıl kullandıgımız. Buna dikkat ettikten sonra beyaz renk ile cok hoş renk kombinasyonları elde edebiliriz. İste beyaz ile en çok yakıştırdığım renk kombinasyonları.







Gerçekten çok hoş, beyazın asaleti bambaşka. Yanına eklenen bir pembe ile sempatik ve romantik bir havaya bürünürken bir mavi ile daha ciddi ve donuk bir havaya bürünmüş, bej kemik ve kahve tonları ile de minimalist çizgiye kaymış.Yeşillerle ise dinamik ve capcanlı olmuş. Hepsiyle de çok güzel uymuş. Yeni yazımızda görüşmek üzere. Sevgiler…

fotografların bazıları

fotografların bazıları için tık

Açıklama:Fotograflar için bu şekilde link verebildim; ancak ben bu dosyayı hazırlayalı epey bi zaman oldu ve fotografları eklerken yanlarına nereden aldığımı yazmamışım. Şimdi de toplu olarak site ismi veriyorum. Yine de atladıklarım varsa hatırlatırsanız hemen eklerim. Kimse kimsenin emeğini (ç)almamalı.

Thursday 18 March 2010

Modada Dogallik

Aslinda modanin kaliplarina uyulmasina gerektigine karsiyim, her insan kendine yakisani, zevkine uyani, kendini iyi hissettireni giymeli.. Yani herkes kendi modasini kendi cizmeli. Ancak ne var ki alis veris yaptigimiz yerler genelde belli bir kolaksiyon sunarlar; haliyle dikme ya da diktirme imkani olmayanlarin yapmasi gereken de bu modaya yon veren kolaksiyonlar icerisinde kendilerine en uygun olani, en kullanisli olani tercih etmek... Modadan bahsetmemizin sebebi de tam olarak bu. Sizler icin biraz on calisma yaptim ve gozlemlerimi aktarmak istiyorum.

Subat ayi magazalarda degisim ayi. Eski sezona ait indirimli urunler icin ayrilan kucuk bolumlerin disinda genelde yeni sezon yerini almaya baslar.


2010 ilkbahar yaz sezonunda koleksiyonlarda genel olarak goze carpan dogallik ve romantizm. Gectigimiz sezon oldugu gibi kat kat giyinmek, cok renklilik yine revacta... Tunigi andiran uzun ceketler, asimetrik kesimler, trenckotlar, ozellikle yaka kismina ya da omuzlarda apoletler uzerine calisilmis metaller ya da el isleri, ayakkabilarda da ayni sekilde metal detaylar, dar pacali pantalonlar, salas formlar yine kolaksiyonlarda bas siralarda.Ayrica buluzlarda da balon kesimler uygulanmis. Pililer, firfirlar, kurdelalar kiyafetlere ayri bir hava katiyor. Kumas olarak akici, sifon ve saten kumaslar on planda. Ekoseler yine bu sezonda hukmunu surduruyor. Ayrica renkler o kadar hos ki bu sezonu renk olarak benim sezonum ilan ediyorum. Cunku en begendigim iki renk bu sezonda basi cekiyor. Narcicegi rengi ve yavruagzi dedigimiz turuncun mat bir tonu ya da narcicegirenginin acik bir tonu. Bu iki sevdigim renge griler eslik ediyor ve cok da iyi ediyorlar. O kadar hos duruyor ki... Beyazlar yine tum asaletiyle yerini almis durumda. Onun haricinde yesil, lilanin cok acik tonlari, pudra pembeler de bu sezon hakim renkler. Tam anlamiyla pastel ve canli renklerin kombinasyonlarini gorebilecegiz. Ayrica gladyator sandaletler, cicekli babetler, dolgu topuklar da cok moda. Ben ozellikle bu sezon asimetrik kesimli tunik formlu ceketlere bayildim, kis sezonunda da cok revactaydi ilkbaharda da devam edecek. Ozellikle tesetturlu bayanlarin arayip da bulamadigi kiyafetler. Dedigim gibi kat kat giyim bu sezonda yine cok hakim. Sizler icin bu sezonu yansitan bir kac kombinasyon yaptim. Dedigim gibi hic bir zaman bu kiyafet cok moda diye tercih etmemiz gerekiyor mutlaka bedenimizi iyi taniyip tercihler yapmamiz gerekiyor. Ilerliyen zamanlarda kim ne giymeli kim neyden uzak durmali bununla ilgili de bir yazi eklemek istiyorum. Sevgiler...



Evlerde Degisim Ruzgari

Kendimi bildim bileli okumaktan en çok zevk aldığım dergilerin arasında dekorasyon dergileri ön sıralarda yer almıştır. Üniversiteyi farklı bir alanda okumuş olsam da dekorasyon, tasarım, son trend mobilyalar ve aksesuarlar,iç ve dış dizayn alanındaki yenilikler hep ilgimi çekmiştir. Türkiye’de ve özellikle de yurtdışında yayımlanan bir çok dergiyi, dünyanın dört bir yanından yayın yapan siteleri, blogları, Tv programlarını takip etmeye çalışıyorum. bu takiplerim sonucunda edinmiş olduğum birikimi sizlerle paylaşma isteği benim için kaçınılmaz oldu ve böyle bir site oluşturmaya karar verdim. Her hafta değişen ve yenilenen temalarla sizlere ilham verebilecek öneriler paylaşabilmek bu siteyi hazırlamamdaki başlıca hedefim .

İç dünyamızdaki huzura giden yolun evimizdeki huzurdan geçtiği kuşkusuz. Dağınık, karışık, uyumsuz renklerle oluşturulmuş ev dekoru kalitemizi düşüren en önemli etkenlerden bana göre. Kişiliğimizi yansıtmayan ,kişiliğimizle uygunluk yakalayamayan evler ruhumuzla da uygunluk sağlayamayacaktır ki böyle bir evde huzurla yaşamaktan söz etmek imkansız olsa gerek.”Evlerimizi kişiliğimizle bütünleştirmek” işte anahtar cümlemiz bu!

Evlerimizi huzur atmosferinin hakim olduğu, aydınlık ve ferah evlere dönüştürmek bizim elimizde.. Ayrıca bu atmosferin oluşturulması için de öyle çok paralara ihtiyacımız yok. Evimizde küçük dokunuşlarla yapacağımız büyük değişiklikler yepyeni bir hava oluşturmada yeterli olacaktır. Uzmanların bu alanda yapmış olduğu çalışmalar küçük ayrıntılara dikkat ederek çok büyük değişimler yapabileceğimizi doğruluyor.

Birer birer düşen cemreler bizlere baharı müjdelerken değişim için daha neyi bekliyoruz ki.. peki bu değişim için nerden başlayabiliriz dediğinizi duyuyor gibiyim işte sizlere çalışmalarını büyük bir ilgiyle takip ettiğim Leah Hennen’dan değişim önerileri;

1.Değişime ilk olarak antreden başlayın

İlk intiba her zaman çok önemlidir. Hani bir söz vardır ya ilk izlenim için ikinci bir şansınız yoktur diye bence bu evler için de geçerli. Eve ilk girdiğimiz anda evin bütünü hakkında hatta sahibi hakkında bile fikir sahibi oluru

Bu resimdeki çiçekleri çok beğendim açıkçası, girişe bambaşka bir görüntü vermiş

Girişte soft renkler kullanarak hem girişi daha geniş göstermiş olursunuz hem de soft bir hava oluşturmuş olursunuz. Kullanacağınız aksesuarlarla antrenizi zenginleştirebilirsiniz. İlginç aksesuarlar kullanarak girişinizi farklılaştırabilirsiniz.

2. Dağınıklıklarınızdan kurtulun

Bence özellikle biz Türklerin hiçbir şeyi atmaya kıyamama özelliğimiz karşısındaki en can alıcı öneri. Fazlalıklarımızı belki bir gün lazım olur düşüncesiyle elimizden çıkamamamız evimizde bir sürü gereksiz eşyanın fazladan yer kaplamasına sebep oluyor. Evindeki düzeni nasıl sağladığını bir arkadaşıma sorduğumda verdiği cevap şuydu: “ Bir eşyayı veya kıyafetlerimi gözden geçirirken düşünüyorum, üç aydır kullanmıyorsam ayrı bir yere koyuyorum eğer bir yıldır kullanmıyorsam demek ki işime yaramıyor diyorum ve ihtiyacı olanlara veriyorum.” Açıkçası bu fikir çok hoşuma gitti ben de aynı uygulamayı yaptığımda işime yaramayan o kadar çok şey olduğunu fark ettim ki onları boşalttığımda odamda baya bi yer açılmış olacaktı. Bizim ihtiyacımızın olmadığı şeye belki başkasının ihtiyacı olabilir. Bunu da göz önünde tutup kullanmadığımız (kullanamadığımız değil) eşyalarımızı bağışlama fikri bana çok cazip geldi açıkçası.

3. Az Eşya Kullanın

Homestagers.inc’den Christopher Breining’in şu sözü durumumuzu özetler vaziyette “İnsanlar evlerinin bütün duvarlarını mobilyalarla doldurma eğilimindeler.” Tasarımcı Simon Temprell de evlerini yeniden düzenledikleri birçok kimsenin, aslında sahip oldukları eski eşyalarının yarısı kadar yeni eşya alarak evlerini düzenlediklerini ve böylece evlerinin yeni halinin daha düzenli, daha geniş, daha ferah ve daha modern olduğunu belirtiyor.

Az Eşya Çok Yer konusu özelikle evleri küçük olanlar için dikkat edilmesi gereken en önemli konu gibi gözüküyor.

4.Mobilyalarınızı Duvara Dayamak Zorunda Değilsiniz

HGTV’nin sahibi tasarımcı Lisa LaPorta halk arasında eşyalar duvarlara dayandırılırsa oda daha geniş gösterilir ve daha kullanışlı olur tarzında yanlış bir inanışın olduğunu aksine koltukların sandalye ve sehpayla gruplanıp odada akışın sağlanabileceğini söylüyor.



java

java contents

  © Blogger template 'TotuliPink' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP